Yuzum
kanli bir kayit
gunlerin sayfasina.
Ahmet Oktay, Gosteri 1993 say: 151 syf: 23
Her gun onunden gectigim yikintilar gibiydi O. Bitirilmemis veya tuketilmeye gerek duyulmamis. Hem vardi, hem de yoktu. Vardi; cunku tuketilemiyordu, el degdirtmiyordu kendine. Yoktu; cunku, var edilememisti.
Derin yariklarla parcalanmis govdesi oradaydi ve bir baska govdenin, bir yuzun onu donusturmesini bekliyordu. Butun hoyratligini, yuze verdi yuz ve donustu o zorunlu mekana. Icinde yabanilligini ve kederini sakliyarak. Artik O kapidan girilip pencereden bakilan bir mekandi. Yuzunu veriyordu o yuzlere var etmiyordu kendinden baska yuzleri.
Bantlarin arasindan giren isik bir tek sandalyede kaliyordu uzun sure ve yuzunu kanli kayit gunlerin sayfasina yazdirmis O yuzu goturuyordu tarihe ve O vardi. Sadece O. Butun agirligiyla duruyordu, hic bir yere gidemiyordu. Gecmisti O, yasanmislikti O, dunu bugune tasiyan andi O. Var etmeliydi onu, dokunmali ve dokundukca kendini tanimaliydi yuz. Yuz yuzlerle karsilastikca donustu gecmis bugune. Bu gunlerde aradi o yuzleri baska yuzler burdu karsisinda. O da donusmustu artik o mekan gibi, icinde kederini tasiyarak. Siyahla basladi once, bicimi bozuluyordu her yaptiginin. Nasil olur dedi dort ayagi ve bir oturma yeri olan bir bicimi nasil boyle cizerim. Icinde aciyi tasiyan bicimin boyle cizilecegini cok sonra anladi. Cunku O kendini ciziyordu sandalyede. Diger yuzleri bulamayinca var etti yuzunu her tuvalinde. Var edecekti onlari, kendi yuzunde, ta ki baska yuze donusturene kadar KENDI YUZUNU.
Her suret
kendinden agir!
katmerli
ve siyah dusler acar
kalbin ici
Baktigim katran
kederli;
ictigim su
bir akrep titremesi
kul
sadece kul
tum zaferlerin sonrasinda.
Yuzum
kanli bir kayit
gunlerin sayfasina.
Ahmet Oktay
Nuriye Kilinc- Malatya-1996